Solun ve İşçilerin Cephesi’nin (FIT) Arjantin’deki yükselişi: “Geniş partiler“ düşüncesi üzerine bir tartışma
Kemer sıkmacıların adayları arasında belirgin bir kazanan bulunmuyor
Seçimlerde başkan Cristina Kirchner ve peronist ”Zafer için Cephe” (FdV) tarafından desteklenen Daniel Scioli oyların yüzde 38,5′ini aldı. İkinci sırada oyların yüzde 30’unu alan merkez sağ muhalefetinin başkanı Mauricio Macri ve üçüncü sırada oyların yüzde 20’sini alan muhafazakar sağcı peronist Sergio Massa bulunuyor.
Daniel Scioli Ekim ayında gerçekleşecek genel seçimlerde bir sorun ile karşı karşıya. PASO’da elde ettiği zafer, iki ay içerisindeki seçimlerde açık bir zaferi garantilemesine yetmiyor. Bunun sebebi ise tüm demagojilerine rağmen hükümetin ve sağcıların adaylarının esasen aynı çizgiyi benimsemesidir: Kirschnerist hükümet modelinin derinleştirilerek veya ufak tefek değişikliklerle sürdürülmesi. Lakin ekonomik boom süreci sona erdi ve her ne kadar seçim kampanyalarında dile getirmeseler bile, her üç aday da kemer sıkma politikasının ve Arjantin para birimi Peso’nun değersizleştirimesi taraftarı. Her halükarda bu adaylar krizi işçi sınıfının omuzlarına yükleme amacındalar. Ayrıca Daniel Scioli “doksanların adamı“ olarak gerek hükümet partisinin sol kanadında gerekse sosyal tabanında neoliberalizm ve özelleştirme politikacısı olarak tanınıyor.
Kirchnerizmin esas problemi ise, Latin Amerika’daki sözde “ilerici“ hükümetlerin “döngüsünün“ son bulmasıdır. Geçmişte bu hükümetler ekonomik krizin etkilerini hafifletebiliyorlardı. Lakin şu anda enternasyonal dinamikler tarafından sürükleniyorlar. Böylelikle zamanlamadan bağımsız olarak, önceden sol eliyle kabullendiklerini, sağ eliyle almaları gibi bir senaryo ortaya çıkıyor.
Podemos ve Syriza’nın ışığında FIT’in yükselişi
FIT PASO’ya Nicolás del Caño ve Jorge Altamira’nın temsil ettiği iki liste ile katıldı.
FIT için yapılan bu seçim sırasında 2011 yılı olan kuruluş dönemindeki oylar ile karşılaştırıldığında oyların yüzde 40 arttığı görülüyor. Böylelilkle FIT merkez sol adayı Margarita Stolbizer’in çok az oy farkı ile gerisinde bulunuyor. Nicolás del Caño ve „Cepheyi yenile ve güçlendir“ adıyla 1A listesi, Jorge Altamira’ya karşı net bir zafer elde etti. Bu öncelikle FIT içerisindeki yeniliğin bir göstergesidir. Tabii ki bu sonuç bir çok siyasi analistlerin ve arjantin medyasının öngörülerini çürüttü.
FIT’in elde ettiği başarılı seçim sonucunun alışmamış tarafı ise, bu grubun kapitalistlerin siyasi partilerinin aksine, işçi sınıfının politik bağımsızlığını savunuyor olmasıdır. FIT’in sınıfsal duruşu, başından itibaren reformist sektörlere ve burjuvaziye karşı yakınlaşmanın peşinde olan ve kemer sıkma politikasına karşı salt sınırlı bir programa sahip olan Syriza ve Podemos’un yaptığı tecrübeler ile karşılaştırılamaz. Bu projelerin iflası halkın referandumdaki hayır oyuna rağmen, işçilerin ve geniş kitlelerin koşullarını zorlaştıran Troyka’nın emirlerine itaat eden Syriza tarafından somutlaştırıldı.
PTS FIT’in önderliğini nasıl ve neden aldı?
PASO için yürütülen kampanya FIT içerisindeki en önemli güçler olan ve iki farklı partileşme programına sahip olan PTS ve PO’yu ortaya çıkardı.
Nicolás del Caño ve Myriam Bregman tarafından temsil edilen şablon salt PTS üyeleri tarafından değil, fabrikalarından gelen ve komşularını, ailelerini ve arkadaşlarını 1A listesi lehinde oy kullanmaya ikna eden işçi sınıfının yeni nesli tarafından desteklenen güçlü bir aktivizme dayanıyor:
Bu yüzlerce aktivist Arjantin yakın tarihinde önemli alan kaplamış ağır mücadelelerde yer aldı. İşten çıkartmalara, yasaklamalara, maaşlara karşı düzenlenen saldırılara karşı yürütülen mücadelelerde öncüler yorgunluk bilmeksizin yer aldı.
1A listesinde işçi sınıfının tanınan bir çok sektörleri yer almaktaydı: “Boyun eğmeyen“ Lear işçileri, işçilerin kontrolünde bulunan şu anki adı MadyGraf olan Donnelley maatbasından işçiler, Kraft fabrikasından işçiler ve şu anki adı FaSinPat (patronsuz fabrika) olan Zanon işçileri ve daha başka fabrikalarda çalışan bir çok işçi 1A listesinde bulunuyordu.
„Cepheyi yenile ve güçlendir“ adıyla 1A listesi çoğunluğu genç ve güvencesiz çalışma koşullarına sahip sanayi işçilerinden oluşan 1.500 küsur adayıyla seçimlere katıldı. Bu listede ayrıca 300 öğretmen ve bir çok insan hakları aktivisti yer alıyordu. Adayların yüzde 60’ı kadınlardan oluşuyordu. Arjantin sanayisinin kalbi olan Buenos Aires’in kuzeyinden yüzlerce kişi müşahit olarak seçimleri takip ettiler.
„Cepheyi yenile ve güçlendir“ salt gençliğin önünü açmak anlamına gelmiyor. Bilakis işçilerin ve gençliğin öncülerinin canlı ve yaygın kampanyalar ile işçi hareketine ulaşmasını ve işçi sınıfının Nicolás del Caño, Rubén Matu, Claudio Dellacarbonara, Raúl Godoy, Alejandro Vilca ve Javier Hermosilla gibi politikacılara ihtiyacı olduğu düşüncesinin taşımasının sağlanması esas anlam taşıyor. İşçilerin ve halkın çıkarlarını sokaklarda ve parlamentoda savunan ve ortalama bir öğretmen maaşı ile geçinen temsilciler ile oluşturulan yeni bir gelenekten bahsediyoruz.
Öbür yandan PO ciddi bir mağlubiyet aldı. PO “Birleşik“ listenin mottosunu savunmuyordu, çünkü kendileri PASO seçimlerine katılım sürecinde ortak FIT listesi için sunulan bütün önerileri reddettiler. Aynı zamanda PO’nun “Solun birliği“ siyaseti de ağır bir mağlubiyet aldı. PO’ya göre FIT seçim anlaşmaları ile yeni grupların katılımını sağlamalıydı. Lakin bu gruplar sosyalist programa mesafeli duran, bir çok alanda Bolivya’daki Evo Morales gibi sözde “ilerici“ hükümetleri destekleyen çizgileri ile FIT’in ilkelerinden epey uzak durumdalar.
PTS Carlos “Perro” Santillán veya Pueblo en Marcha (Halk marşta) gibi örgütlerin FIT’i seçim mücadelesinde desteklemesinden memnundu. Aynı süreçte PTS son tahlilde entegrasyon süreci için sosyalist program üzerinde yemin etmenin aksine, ortak pratik ve FIT programının üzerinde detaylı ve ciddi bir tartışmanın gerekliliğini belirtti. Bizler sadece seçimleri kazanabilmek için tarihsel olarak işçi sınıfının bağımsızlığını savunmayanlar ile oportünist anlaşmalar yapma düşüncesini reddediyoruz. Ayrıca bunu yapmayanların sekterlik içinde hapsolacağı ve siyasi çalışmaların sınırında kalacağı düşüncesinin de yanlış olduğu PASO’da bariz bir şekilde görülmüştür.
PTS listesinin zaferi hali hazırda Arjantin işçi sınıfı içinde sendika içindeki taban hareketi olarak tanınan ve özgül bir etkisi olan fraksiyonu FIT’i genişletmek için kullanmasına dayanıyor.
Televizyon ve internetin yoğun kullanımı ile yürütülen geniş medya kampanyası, siyasi ajitasyonun çevreye, okullara, iş yerlerine ve duraklara yayılması, PTS’in seçim zaferine büyük katkıda bulundu.
Bir çok güvencesiz çalışma koşullarına sahip emekçilerin ve sanayi işçilerinin oyuyla seçilen Nicolás del Caño’nun aldığı oylar Arjantin’de son yıllarda canlı bir sosyal gücün biçimleştiğini göstermektedir. Öncelikle sendika içerisindeki taban hareketi ve şimdi 1A listesi için yürütülen aktif kampanyada bu biçim politik bir anlam kazanıyor.
Uluslararası sol için iki farklı yol
Aynı zamanda FIT’in ve özellikle PTS’in deneyimleri kendini troçkist olarak nitelendiren bir çok örgütün varsayımlarını çürütüyor. Geçmişte bu tür kuyrukçu örgütler “kitlelere“ ulaşabilmek ve sınıf bağımsızlığını muğlaklaştıran geniş parti projelerine dayanarak devrimci programdan feragat ettiler.
Dünya çapındaki ekonomik krizin bir ürünü olarak ortaya çıkan burjuvazinin temsiliyetinin krizi dolayısıyla Avrupa’da Syriza ve Podemos gibi bir çok reformist projenin doğuşu ve güçlenişi meydana geldi. Bu gruplar uluslarlarası solun bir çok kesmi tarafından hevesle selamlandı ve desteklendi.
Bu hevesin ortak temeli ise sosyalizmin ve işçilerin sınıf bağımsızlığının alternatif bir temsiliyetin siyasi marjinal varlığını aşamayacak düşüncesidir. Bu yaklaşım, işçi sınıfının özne olmasına, siyasi aktif olmasına ve kendi başına sınıf bağımsızlığının siyasi alternatifinin inşaasına hizmet edecek mücadeleci bir pratiğin terk edilmesi boyutuna ulaştı.
Bu sebeple Sosyalizm ve Özgürlük Partisi (PSOL) içerisinde en önemli akımlardan birisi olan Sosyalist Sol Hareketi (MES) Syriza’yı destekledi. Devrimci Komünist Ligi’nin (LCR) Yeni Antikapitalist Parti’nin (NPA) inşaası için kendini feshetmesi de bu yaklaşım temelinde gerçekleşmiştir.
Bu açıdan PTS’in önderliğinde bulunan listenin PASO’daki zaferi, uluslararası solun ve işçi sınıfının öncülüğünün bir zaferidir. Bu zafer işçi sınıfıyla organik bağı bulunan ve kitlesel hareketin geniş sektörlerini etkileyen devrimci partinin enternasyonal temelde inşaa stratejisinin doğruluğunu mütevazı bir şekilde göstermektedir.
İşçi sınıfının en ilerici sektörlerinin ve gençliğin birleşerek cesur sınıfsal mücadele ve devrimci ajitasyon siyaseti kapitalizmin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik krize karşı ne kadar verimli olduğunu kanıtlıyor.