Lenin ve Gazete (I): Iskra Dönemi
İnternet siteleri ağımızın (La Izquierda Diario), geniş militan kesimler için bir referans haline geldiği bugünlerde, Lenin’in vizyonuna göre devrimci bir işçi partisinin inşasında gazetenin bir kolektif örgütleyici olarak oynayabileceği rolü ele alıyoruz. Bu ilk makalede, Iskra’nın kuruluşunu ve bunun sonuçlarını inceleyeceğiz.
Lenin’in en dikkat çekici özelliklerinden biri, Rusya’daki siyasi ve ekonomik durumun tahlil edilmesi ve bu duruma uygun bir eylem hattı geliştirilmesinde derin bir idrak yeteneğine sahip olmasıydı. Lenin 30 yaşındayken, yoğun siyasi hayatının en önemli adımlarından birini attı: Rus Marksizminin ülkede ve Avrupa’da sürgünde bulunan birbirinden kopuk küçük örgütlerinin, merkezi bir önderlik altında biraraya gelmesini sağlayacak devrimci bir gazete kurdu.
Iskra’nın (Kıvılcım) ilk sayısı 24 Aralık 1900’de yayımlandı. Gazetenin sloganı, “küçük bir kıvılcım bir çayır yangını başlatabilir”di. Bu “kıvılcım” ilerleyen yıllarda, Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin (RSDİP) işçi ve aydınlardan oluşan öncü kadrolarının örgütlenmesi ve eğitilmesinde önemli bir rol oynayacaktı.
Yayın kurulu altı kişiden oluşuyordu: Plehanov, Axelrod, Vera Zasuliç (“yaşlılar”), Potresov, Martov, Lenin (“gençler”). Fiiliyatta gazeteyi yöneten Lenin’di. Yoğun bir emek sarf eden Lenin, editörlere mektuplar gönderiyor, eleştiriler getiriyor ve yeni makaleler için önerilerde bulunuyordu.
Lenin “Ne Yapmalı?”da (1902), Iskra’nın ilk iki yıllık faaliyetinin özetini yaptı. 19. yüzyılın sonlarına doğru Rus işçi hareketinin ivme kazanmasıyla beraber, birçok işçi Marksist fikirlere yaklaşmaya başlamıştı. Ancak Lenin’e göre, RSDİP’in 1898’den beri var olmasına karşın mücadelenin sıcağıyla örgütlenen hücreler; Çarlık rejiminin gerçekleştirdiği kitlesel tutuklamalar, sürgünler ve ajanlık faaliyetleri neticesinde hızla dağılıyordu. Bu da, devrimci hareketin merkezi liderliğini inşa etme sürecini zayıflatıyordu. Bu nedenle Iskra’nın Avrupa’da basılması ve oradan Rusya’ya dağıtılması gerekiyordu.
Iskra’nın ekonomizme karşı mücadelesi
Lenin yönetimindeki Iskra, dönemin Rus sosyal demokrasisi içerisindeki baskın ekonomist eğilime -”legal Marksistler”- karşı mücadelede kilit önemdeydi. Söz konusu eğilim işçilerin ekonomik taleplere dönük grevlerini savunuyor ancak teorik mücadeleyi küçümsüyordu; ayrıca rejimi ortadan kaldırmayı hedef alan programı, birbirinden kopuk sendikal taleplere indirgiyordu. Legal Marksistler, Iskra’cıları eleştiriyor, onların solun geleneksel yapılarının dışında örgütlendiklerini ve mücadeleye partinin mevcut yapısından özerk bir biçimde müdahil olduklarını söylüyorlardı. Lenin’in buna cevabı ise şuydu: “Eğer yerel politik örgütleri eğitemezsek, tüm Rusya’yı kapsayan merkezi bir gazetenin -ne kadar iyi organize edilmiş olursa olsun- ne anlamı kalır?” Devrimciler için basının rolü, burjuva basınınınkinden tamamen farklıydı: Gelişmelere müdahil olmak ve devrimci partinin militan tabanını örgütlemek için en uygun araçtı basın.
Lenin şöyle diyordu: “Bugünün Rusya’sındaki en devrimci sınıf olan proletarya, ancak böyle bir parti içinde örgütlenirse tarihi görevlerini yerine getirebilir: Ülkedeki bütün demokratik kesimleri kendi bayrağı altında birleştirmek, kendini feda etmiş sayısız kuşağın güçlendirdiği mücadeleye önderlik ederek bu nefret edilen rejimi alaşağı etmek.” Ekonomistler işçi sınıfının yürüttüğü sendikal mücadeleyi entelektüeller ve teorisyenlerin başını çektiği siyasal mücadeleden ayrı tutuyordu; oysa Lenin’e göre, işçilerin kuracağı devrimci politik gazete bütün hareketi birleştirebilecek ve sınıf hareketinin öncülerinin teorik düzeyini yükseltebilecekti. [1]
Lenin’in politik uzlaşmazlığı onu uluslararası sosyal demokrat hareketin liderleriyle tartışmaktan alıkoymadı: Gazeteciliğin kilit öğeleri olarak gördüğü eleştirel ruhu korumak ve tartışma ortamını canlandırmak için Lenin, Rosa Luxemburg ve Kautsky gibi isimleri farklı politik görüşlere sahip olmalarına rağmen Iskra’da yazmaya davet etti. Bu da, Lenin’in “otoriter bir lider” olduğu şeklindeki tarihi çarpıtmayı boşa düşüren örneklerden biridir.
“Yapı iskelesi” olarak basın
Rus sosyal demokrasisinin liderleri editöryel çalışmayı yurtdışında yürütürken, Rusya çapına yayılan geniş yerel muhabirler ağı gazetenin belkemiğini oluşturuyordu. Gazetenin maddi giderlerinin karşılanabilmesi için de Berlin, Paris, İsviçre ve Belçika’da finansal destek toplayan temsilciler vardı. Enternasyonalizmi gerçek anlamıyla hayata geçiriyorlardı.
Tüm bu yapı İskra’ya güç veriyordu. Lenin’e göre bu ağlar, “inşaat halindeki bir binanın çevresindeki iskeleye benzetilebilir. İskele, inşaatın sınırlarını belirler, farklı kısımlar arasındaki ilişkileri kolaylaştırır, iş bölümünü sağlar ve örgütlü çabanın genel sonuçlarının tespit edilmesini mümkün kılar.” Bu iskele, ihtilaflı ve dağınık grupları biraraya getirebilir; açlık ve sömürüye yönelik öfkeyi somut ve aktif bir örgüte aktararak “tüm Rusya için tek bir ajitasyon gazetesi” sloganı etrafında Çar’a karşı sürdürülen mücadeleyi birleştirebilirdi.
Parti ve gazete
Iskra deneyimi, “Ne Yapmalı?”daki şu pasajda kristalize olan Lenin’in parti gazetesi fikrinin temellerini attı:
“Ancak gazetenin misyonu sadece fikirleri yaymak, politik eğitimi sağlamak ve politik müttefikleri çekmekle sınırlı değildir. Gazete sadece bir kolektif propagandacı ve kolektif ajitatör değil, aynı zamanda kolektif bir örgütleyicidir.”
Bu strateji çerçevesinde, on yıl kadar sonra sınıf hareketi yükselişe geçtiğinde, Lenin gazete fikrini yeni koşullara uyarlayarak 1912’de Pravda’yı (Gerçek) çıkardı. Pravda, Ekim 1917’de Rusya’da iktidarı ele geçirerek zafer kazanan devrimci partinin gazetesiydi.
Bugün devrimci Marksistler olarak biz, işçi sınıfının politik olarak örgütlenmesini öncelikli hedef olarak önümüze koymalıyız. Arjantin’deki Sosyalist İşçi Partisi (PTS) olarak biz, La Izquierda Diario’yu internette ve basılı olarak yayımlayarak bu hedefimize doğru ilerliyoruz. Gelecek yazımızda Pravda’nın kuruluşunu inceleyeceğiz.
Notlar
[1] Iskra içinde yaşanan politik mücadele, Temmuz – Ağustos 1903’te gerçekleştirecek RSDİP’in 2. kongresindeki bölünmenin taraflarını netleştirdi. Bolşevikler, her parti üyesinin partinin belirli organlarında görev alması gerektiğini savundu (Pravda dönemindeyse değişen koşullar nedeniyle Lenin militanlık konusunda daha farklı bir görüş savunacaktı.) Menşevikler ise daha gevşek bir örgütlenme perspektifine sahipti ve zaman içinde liberal burjuvazinin çizgisine yakınlaştılar. Gazetenin yeni yayın kurulunda üç kişi vardı: Plehanov, Lenin ve Martov. Plehanov Menşeviklere yaklaşmaya başladığında (Martov zaten Menşeviklerin liderinden biriydi), Lenin azınlıkta kaldı ve Kasım 1903’te yayın kurulundan ayrıldı.