Avrupa Sağı da Trump’lar Çıkarabilir

17.11.2016, Lesezeit 5 Min.
1

Avusturya’da başkanlık seçimi anketlerinde FPÖ önde. Fransa’da Marine Le Pen, Almanya’da AfD atakta: AB’nin krizi karşısında sağ, yeni “Trump” momentlerine hazırlanıyor.

Avusturya’daki anketlere göre FPÖ (Özgürlük Partisi) lideri Norbert Hofer, 4 Aralık’taki başkanlık seçimleri için en iddialı isim. Hofer, Yeşillerin adayı Alexander Van Der Bellen’in birkaç puan önünde görünüyor. Mayıs ayında yapılan seçimleri Van Der Bellen sadece 31,000 oy farkla kazanmış, ancak FPÖ’nün itirazı üzerine anayasa mahkemesi seçimlerin tekrarına karar vermişti.

Yabancı düşmanı, göçmen karşıtı, İslamofobik ve muhafazakar bir parti olan FPÖ, seçim anketlerinde görülmedik bir çıkış sergiledi. 8.5 milyon nüfuslu bu Orta Avrupa ülkesi, Avrupa’da kişi başına gelir düzeyi en yüksek altıncı ülke: Bu açıdan Almanya, Danimarka veya İsveç’ten önde. Aşırı sağın göçmenlere karşı harladığı öfke, geleneksel burjuva partilerin yozlaşması ve yıpranması sonucu, söz konusu parti görülmedik bir büyüme yaşıyor.

Geçen hafta Oesterreich gazetesinde yayımlanan bir ankete göre Hofer %53, Yeşillerin lideri ise %47’de görünüyor. 2018 parlamento seçimlerinde bile FPÖ’nün oyların %33’ünü alması bekleniyor.

FPÖ söylemi Avrupa aşırı sağının genelinde olduğu AB karşıtlığına dayanıyor ve Brüksel’deki müesses nizama yönelik saldırılar içeriyor: Hofer basına, „Sınırlarımızı kontrol etmeliyiz. Avusturya gezegenin yarısının sosyal güvencesi olacak değil,” diyor. Donald Trump’ın zaferi karşısında, FPÖ yöneticilerinden Heinz-Christian Strache şöyle konuştu: „Gerek politik sol gerek elitler bir kez daga seçmenler tarafından sandıkta cezalandırıldı. Bu sevindirici bir durum, zira sağ halkın elinde.“

Avrupa’da Trump’ın zaferini ilk kutlayan isimse Marine Le Pen oldu. Avrupalı analistlerin pek çoğu bugünlerde gözlerini Fransa’ya çevirdi, zira Mayıs 2017’deki başkanlık seçimlerini Ulusal Cephe (FN) kazanırsa benzer bir deprem daha yaşanabilir. Le Pen’in ikinci tura kalması kesin gibi görünüyor. Hollande liderliğindeki sosyalistler dibe vurmuş olduğundan, Le Pen’in zaferini engellemek adına muhafazakar sağcı Sarkozy’ye “ehven-i şer” olarak oy istenmesi muhtemel.

Le Pen, Twitter hesabında “Yeni ABD başkanı Donald Trump ve özgür Amerikan halkını tebrike ederim” yazdı: Ayrıca kendini, Fransa’daki rakipleri karşısında “kazanan kamp”ta konumlandırarak şöyle bir tweet attı: “Bu ABD seçiminde Nicolas Sarkozy’den François Hollande’a herkes medya kanalıyla Clinton’a destek açıklamıştı.” Ve ekledi: “Elitler halktan kopuk; insanları görmeyi ve dinlemeyi reddediyorlar.”

Fransa toplumu yoğun bir kutuplaşma yaşarken, hükümet ve rejim giderek Bonapartist özellikler kazanıyor. Sosyalist Parti tarihsel sosyal tabanını yitiyor; buna paralel, aşırı sağ yoksullaşan bölgelerde etkisini artırıyor. Bu açıdan Fransız sağının çizgisi, ekonomik korumacı ve düzen karşıtı bir demagojiyle sosyal öfke oylarını kazanan Trump’a büyük ölçüde benziyor.

İngiltere’de ise, Nigel Farage’ın içi içine sığmıyor Trump’ın zaferi karşısında. Henüz sonuçlar bile belli olmadan Farage şöyle yazmıştı: “Görünüşe göre 2016 yılına iki büyük devrim damga vurdu: Donald Trump’ın zaferi, Brexit’ten bile büyük olabilir.

Her ne kadar Farage UKIP liderliğinden istifa ettiyse de, İngiliz müesses nizamına karşı yükselen Brexit dalgasının bol polemik yaratan temsilcisi olmaya devam ediyor. Pek çok analist sisteme, medyaya ve “aşırı merkez”in geleneksel partilerine vurulan darbe açısından Trump’ın zaferiyle Brexit’i birbirine benzetiyor. İngiltere’nin AB’de kalmasını savunan cenah da, anket sonuçları konusunda kendi kendisini kandırmıştı.

Brexit kampanyasına renk veren bu düzen ve AB karşıtı, “Sınırlarımızın kontrolünü alalım” söylemi, Avrupa çapında geniş yankı buluyor artık.

Kriz her dile tercüme olacak

İtalya’daki Renzi hükümeti, Aralık başındaki anayasa referandumunda muhtemelen hezimete uğrayacak; ülkedeki bankacılık sistemi de ayrıca iflasın eşiğinde. Mart 2017’deki Hollanda genel seçimlerinde aşırı sağın zafer kazanması bekleniyor. Almanya’da 2017’nin üçüncü çeyreğinde federal seçimler var, yabancı düşmanı Almanya için Alternatif (AfD) partisi anketlerde yükseliş grafiği çiziyor. Her ne kadar CDU’nun zaferine karşı bir tehdit teşkil etmese de, AfD sağ cenahta bir çatışma cephesini açıyor.

Bütün bu gelişmeler, giderek derinleşen bir krizin semptomları. Geleneksel iki partili sistemler çürüyor ve müesses nizama yönelik öfke hem sağda hem solda ifadesini buluyor. Ancak Avrupa’nın reformist partileri, aşırı sağa nazaran çok daha ılımlı bir söylem kullanıyor. Trump’ın zaferi, karmaşık Avrupa sahnesindeki bu sancıların sıklığını artırabilir, olmaz denen gelişmeler gerçek olabilir.

Mehr zum Thema